Tarih: 06.12.2025 20:59

Oya Tekin Medyascope’a konuştu "“Kalan alacaklarını tahsil etmek için farklı yollar denediler”

Facebook Twitter Linked-in

Çekineceğimiz hiçbir şey yok"

Yıllardır hukukun içinde çalışan bir avukat ve kamu görevlisi olarak, bu sürecin eksik ve seçmeci biçimde işletilmesinin bizzat mağduru hâline geldim. Bu süreçten çıkardığım en önemli sonuçlardan biri, davanın kişisel boyutunun çok ötesinde, yargı mekanizmalarının ne kadar kolay siyasallaştırılabildiğini görmüş olmamdır.

Sözde "maddi delil" olarak iddianamenin merkezine yerleştirilen Bilginay firmasına ilişkin dekontlar dâhil hiçbir unsur, benimle veya eşimle ilişki kurabilecek bir kanıt değeri taşımıyor. Yapılan ödemelerin tamamı önceki yönetimden devralınan zorunlu hakedişlerdir; şahsa bunun dışında herhangi bir ödeme yapılmamıştır. Şirketin kendi iç para hareketleri ise belediyeden tamamen bağımsızdır. Buna rağmen tarih çakışmaları ve mekânsal rastlaşmalar delilmiş gibi sunularak bir algı oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu da suçlamaların zayıflığını ortaya koyuyor.

Çekinecek hiçbir şeyimiz yok; davanın şeffaf biçimde, mümkünse canlı yayınlanarak yürütülmesini kesinlikle destekliyorum. Bizi daha yargılama başlamadan suçlu ilan etmek için kullanılan görüntüleri dolaşıma soktular. Hakkımızda medya üzerinden bir algı üretmeye çalıştılar. Şimdi de delillerin ve gerçeklerin tüm kamuoyunun gözü önünde ortaya çıkması en doğal haktır. Ben bugüne kadar halka karşı hep şeffaf oldum; bu konuda da aynı noktadayım.

 

Kalan alacaklarını tahsil etmek için farklı yollar denediler"

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi sıralarında tanıştığım, 35 yıllık eşimle aynı gün tutuklanmış olmamız doğal olarak soru işaretlerine yol açıyor. Olayın iç yüzünü bilmeyenler haklı olarak "Eşinin ne alakası var?" diye soruyor. Eşim, uzun yıllardır yaklaşık 30 çalışanı olan hukuk ofisimizi yönetiyor. Ben siyasete girmeye karar verdikten sonra bir görev paylaşımına gittik ve o ofisi yürütmeye devam etti.

Aziz İhsan Aktaş ve ekibi, geçmiş dönemden kalan alacaklarını tahsil etmek için çok farklı yollar denediler. Benden beklediklerini bulamayınca eşime yöneldiler. Burada ataerkil bir yaklaşım olduğunu görmemek mümkün değil. Belediye yönetimiyle çözmeleri gereken bir konuyu "Kadından alamadık, eşiyle konuşalım" mantığıyla ona taşıdılar. İletişim bir süre sonra tehdide dönüşünce, mesele kamusal bir sorun olmaktan çıkıp ailevi bir mesele hâline geldi.

Eşim, karşı tarafı sakinleştirmek ve bir uzlaşı yolu bulmak amacıyla iletişimi sürdürdü. Evde kendi aramızda, eğer bu konu çözülmezse fiziksel saldırıya uğrayabileceğimizi konuştuğumuzu hatırlıyorum. Ancak Seyhan Belediyesi'nde uygulamaya başladığımız bütçe disiplini nedeniyle hemen ödeme yapabilmemiz mümkün değildi. Tüm alacaklılara karşı aynı yaklaşımı sürdürüyorduk; borçlar belediyeye gelirler tahsil edildikçe, öncelik kategorilerine göre sırayla ödenecekti.

 

Nerede paranın alındığına dair kayıtlar?"

Ben devletimizin bizleri koruyacağına inanır ve ödemeleri hızlandırmak için yapabileceğimiz bir şey olmadığını düşünürken; eşim koruma içgüdüsüyle arabuluculuk rolüne soyundu. Ben gerekli cevabı verdikten sonra iletişim kanallarını kapatmışken, eşim yabancı numaralardan gelen tehditlerin de etkisiyle koruma içgüdüsüyle iletişim kanalını korudu. Başka işleri için gittiği Ankara'da Aziz İhsan Aktaş ile de görüşmesi de bundandır. Bakın, görüşmenin olduğu tarih önemli bir tarihtir. İddianamede eşimle Aktaş görüştükten sonra belediyeden hakediş ödemesi yapılmasının rüşvet alındığının kuvvetli şüphesi olarak sunuluyor. İddianamede geçmeyen bir bilgiden bahsedeyim: Belediye iç yazışmalarında da görüleceği üzere o gün bir ödemenin yapılacağı 14 gün öncesinden belliydi ve biliniyordu. Belediye işleyişinde "Evet, rüşveti aldık, gönderin parayı" gibi aynı gün içerisinde bir ödeme olabilir mi?

Maalesef kuyuya bir taş atılmış, kamuoyu önünde bu taşı çıkarmaya çalışıyoruz. İddiayı yönelten makamın iddialarını delillendirmesi gerekmez mi? Rüşvet aldığımız iddia ediliyor. Nerede delili? Nerede paranın alındığına dair kayıtlar, seri numaraları? Hesaplarımıza giren çıkan para, zenginleştiğimizi kanıtlayan mülk, hesabımıza giren para?




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —