Adana’nın Ceyhan ilçesindeki binlerce yıllık tarih gün yüzün çıkıyor. Tatarlı Höyük olarak bilinen bölgede 17. sezonunda. Kazıları Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü ve Çukurova Üniversitesi koordinasyonunda, Adana Büyükşehir Belediyesinin de sponsorluğunda devam ediyor.
Kültür ve Turizm Bakanlığının Geleceğe Miras Projesi kapsamında çalışmaların yıl sonuna kadar devam edeceği höyükte bu sezon kazılar Helenistik, Orta Demir Çağı, Orta ve Geç Tunç Çağı’na ait tabakalarda sürüyor. Höyükte yürütülen kazılarda sekiz metre uzunluğunda dış duvarı olan Orta Tunç Çağı’na, yani 5500 yıl öncesine tapınakta iki mekan ortaya çıkarıldı.
Tapınaktaki mekânlardan birinin sıvalı tabanında önemli bir tanrıça kültünü sembolize eden kuzey Suriye etkisini taşıyan pişmiş toprak kadın figürüne ulaşıldı. Figürün bulunduğu mekanın üst seviyelerinde de yüksek sivri başlığı, kulaklarında küpesi, boynunda kolyesi ve belinde kemeri olan bronzdan bir adak çivisi açığa çıkarıldı. Adak çivisinin yapıyı kötülüklerden korumak amacıyla yerleştirildiği düşünülüyor.
Çukurova Üniversitesi (ÇÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi ve Kazı Başkanı Doç. Dr. Kazım Serdar Girginer bu yıl çalışmaların ilk etabında yaklaşık dört bin yıllık kutsal bir yapı bulduklarını söyledi. Yapının tabanının sıvalı olduğunu anlatan Doç. Dr. Girginer “Mimari anlamda da tabanlarının özenle sıvanması nedeniyle, diğer buluntularla beraber bu yapının kutsal özellikte olduğunu öğrenebiliyoruz. Eserler de zaten özel eserler. Tatarlı Höyük’te ilk defa Orta Tunç Çağı’na ait tabanı korunmuş böyle bir yapı açığa çıkardık” dedi.
Kazı Başkanı Doç. Dr. Kazım Serdar Girginer şöyle devam etti: “Tabii kutsal yapıyla ilgili verilerin dışında buluntu açısından da önemli eserler de var. Bunlardan biri çıplak kadın figürü. Kuzey Suriye’de çok fazla ele geçen eserlerden. Tabii Suriye’yi günümüz sınırları gibi düşünmeyin. Dört bin yıl önceden bahsediyoruz. 4 bin 500 yıl önce çok büyük ve gelişmiş kentlerin olduğu bir coğrafya. Oradaki kentlerde olduğu gibi Kilikya’da da bu eserler ele geçiyor. Bunun dışında bronz bir eserimiz var. İdari yapılar inşa edilmeden önce bu kutsal eserler temelin altına gömülür. Eserin o yapıyı
koruyacağına inanılır. Koruyucu figürlerdir.”