Atatürk'ün Adana Kebabı Anısı.. " Elle Yenirmiş Bu, Öyle Yiyeceğiz "

Adana Alparslan Türkeş BTÜ Kütüphane Dokümantasyon Dairesi Başkanı Ahmet Karataş, Refleks gazetesi için Atatürk'ün Adana'da Adana Kebap yediği günü kaleme aldı.

KÜLTÜR-SANAT 23.09.2024 11:48:00 0
Atatürk

Atatürk Adana kebabını nerede, ne zaman ve nasıl yedi?

Adana Alparslan Türkeş BTÜ Kütüphane Dokümantasyon Dairesi Başkanı Ahmet Karataş, Refleks gazetesi için Atatürk'ün Adana'da Adana Kebap yediği günü kaleme aldı.

Siz de en az bizim kadar şaşırdınız, değil mi? 20 yılda Adana’yı 9 kez ziyaret eden Atatürk’ün nasıl olur da Adana kebabı ile bir anısı olmazdı? Kimse bilmiyordu. Ta ki Adana’nın efsane fotoğrafçısı Gaston Mizrahi’nin oğlu Albert Mizrahi, aile albümünü ‘Dünden Bugüne’ adıyla kitaplaştırana kadar… Evet, bu kitapla birlikte yazımızın başlığını oluşturan bu soruların cevabı da ortaya çıkmış oldu.

dca1117a4a9933499a4a870b4190065a1600615698.jpg

Ahmet Karataş’ın Refleks gazetesi için kaleme aldığı yazıyı okumaya hazır mısınız?

Yağ Cami’nin yanındaki ‘Kebapçı Silo’ tüm hazırlıklarını tamamlamıştı. Konuklar ve şehrin ileri gelenleri hazırlanan ‘u’ masadaki yerlerini aldılar. Herkesin önüne yeni kalaylandığı ışıltısından belli olan düz bakır sahanlar vardı. Sahanların üzerine fırından yeni çıkmış ince tırnak pideler konmuştu. Yan tabakta sumaklanmış soğan salatası, hemen yanındaki tabakta da turp ve yarım kesilmiş turunç yer alıyordu.

Kebapçı ustası tepside getirdiği Adana kebaplarını el çabukluğuyla şişlerinden tabaklarda bulunan ekmeklerin üzerine çekti.

Herkes Ata’nın yemeğe başlamasını, Atatürk de çatalı bekliyordu.

Sonrasını Gaston Mizrahi’nin yazdıklarından okuyalım:

“Duyduk ki Atatürk Adana'ya gelmiş. Üstelik bizim mağazanın arkasındaki Kebabçı Silo'daymış. Gittik, pencereden izliyoruz. Bir baktık ki paşalar, vekiller, mebuslar, reisler, herkes içeride… Atatürk yemeğe başlasın ki biz de başlayalım diye bekliyorlar. O sırada Atatürk yaverini yanına çağırdı ve dedi ki, ‘Oğlum, ustaya sor bakalım. Kebabı önümüze koydular ama servis açılmadı. Nasıl yenecek bu?’ Yaver de hemen kebapçıyı çağırdı.

Kebapçı iri yarıydı. Şive tam Adanalıydı. ‘Paşam,’ diye başladı söze:

‘Kebabın servisi, çatalı kaşığı olmaz. Şu pideden koparacan bir parça. Arasına yatıracaksın kebabı. Üzerine sumaklı soğanı yorgan gibi örtecen. Turuncu sıkacaksın üzerine. Götüreceksin ağzına. Dudağının iki kenarından yağ sızacak…’

Paşa etrafındakilere baktı ve ‘Haydi beyler,’ dedi, ‘elle yenirmiş bu, öyle yiyeceğiz.’ Gülüştüler!