BİZİM ÜNİVERSİTELERİMİZ
Üniversite denilince ilk olarak aklınıza ne gelir diye sormak istiyorum?
Eğitim yaşamında aklımızın erdiği yaşlarda en çok duyduğumuz kavramların başında Üniversiteler yani Akademi Dünyası ve o camiayı oluşturan Akademisyenler ile üniversite öğrencileri gelir.
Uzmanlık ve ehil gerektiren hususlarda ilk başvurduğumuz referans ünvan olarak yine Profesörlük gelir.
Herhangi bir konuda ki iddialarımıza ispat ve destek ararken üzerine basa basa kullanılan önemli bir payedir. Bu kişi, bu konunun Profesörü deriz.
Dünya üzerinde Üniversiteler ve Üniversite Gençliği içerisinde yaşamış oldukları toplumların Lokomotifi olma özelliğine ve misyonuna sahiptirler.
Öyle ki birçok ülke değişim ve gelişim noktasında varlıklarını Üniversitelerinin Gençlik hareketlerine borçludurlar.
Bu nedenle Üniversiteler sadece Siyasi anlamda değil sosyoekonomik konularda da topluma ışık tutan öncü olma niteliği taşırlar.
Ülkelerinin ve insanlığın faydasına Bilimsel Çalışmalar yapan Üniversiteler ve Akademisyenler bu nedenle her dönemde uluslararası arenada da haklı olarak itibar görmüşlerdir.
Ülkemizde de, gecikmeli de olsa Üniversiteler uzun bir süre sonra gereksiz tartışma ve çatışmalardan kendilerini arındırmış yavaş yavaş gerçek misyonuolan toplum ve insanlık yararına çalışmalara yönelmişlerdir.
Bugün Türkiye bölgesinde güçlü bir ülke olarak,başta savunma sanayi olmak üzere birçok alanda ciddi mesafe kat etmektedir.
Özellikle son yıllarda savunma sanayinde, İleri Teknolojik ürünler konusunda adeta Dünya Savunma Sanayi Pazarına yön verecek konuma geldi.
Türkiye’nin önde gelen ve uluslararası arenada itibarı olan yüksek reytinge sahip olan üniversiteler uzun yıllar asli görevlerinden uzak kaldılar.
Millet aya giderken, bizim en prestijli üniversitelerimiz deyim yerindeyse yaya kaldılar.
Polemik oluşturmadan doğrudan konuşmak istiyorum!
Bugün Akademik anlamda ilk akla gelen üniversitelerimiz ODTÜ ve Boğaziçi’dir.
Boğaziçi Üniversitesi uzun bir süre rektör değişimine tepki olarak, ayakta durarak eylem yapan akademisyenleriyle gündeme geldi
ODTÜ ise bundan geri kalamayarak çıtayı bir adım yükselterek sapkın grupların temsilcileriyle Sözde Onur Yürüyüşü adı altında ne idiği belli olmayan eylemleriyle gündemde yer aldı..
Şaka gibi ama tamamen gerçek! Ülkemizin en prestijli Üniversitelerinin geldiği noktaya bakar mısınız!
Ülkenin en gözde üniversitelerinden birinde tüm dünyanın aksine sapkın grupların hakları adı altında siyaset yapmaya çalışılıyor.
Tüm dünya ülkeleri ve üniversiteleri, İsrail Terör Örgütü’nün Filistin Halkına yapılan zulmünü ve vahşi katliamını haykırıp eylem ve gösterilere imza atarken, benim ülkemin üniversitelerinde Sapkın Gruplar utanmadan yürüyüş ve eylem yapıyorlar.
Şimdi anlıyor musunuz bu ülkenin neden 100 yıldır büyük bir savaşa girmemesine rağmen ilerleyemediğini.
Dün Mezhep ve Etnik ayrımlar üzerinden bu toplumu ayrıştıran ve birbirine kırdırmak suretiyle ülkenin gelişimini engelleyenler, bugün Sapkın Gruplar üzerinden medet umma gayretindeler.
Artık toplumu bölme ve ifsat etme noktasında en büyük hedefleri Aile Müessesesi!
Devlet tarafından, Aile Yılı ilan edilen böylesi bir dönemde Türkiye için yeni ayrıştırıcı ve terör misyonu belli ki Sapkın Gruplar üzerinden hayata geçirilecek.
Ancak unutulmamalıdır ki; Müslüman memleketinde salyangoz satılmaz!
Selam ve Dua ile…