KÜÇÜK İNSANLAR
İnsan yaradılışı itibarı ile büyük bir zafiyet olarak tanımlayacağımız Nefis taşıyan bir canlıdır. Belki de bu özelliği nedeniyle de diğer canlılardan fark oluşturan üstün diyebilecek bir konumdadır diyebiliriz.
Öyle ki henüz çocuk yaşlarda sokakta oyun oynarken bile yenilgiye tahammül edemeyen bir varlık olarak görebiliriz.
Oysa bizler pekala biliyoruz ki İnsan, Cenabı Allah tarafından Eşrefi Mahlukat olarak Ahsen-i Takvim ölçeğinde yaratılmıştır. Yani Yaratılmış olan canlılar arasında en şereflisi olmakla beraber maddi ve ruhani olarak en güzel ölçekte olanıdır.
Peki ne oluyor da İnsan olarak tanımlanan bu muhteşem varlık yeryüzünde en olmadık akla izana sığmayan davranışlar sergiliyor. Böylesine güzel ve müspet özellikler sahip İnsan bu denli vahşileşebiliyor.
Gündelik hayattan tutunda her mecrada Hayvandan daha aşağı tavırlar sergileyen mahlukat haline dönüşüyorlar. İnsanlık tarihi boyunca İnsanlığa karşı işlenmiş olan en büyük suçlar yine İnsan tarafından gerçekleştirilmiştir.
İnsanlık tarihinde, Kabil’in kardeşi Habil’i katletmesi ile başlayan ve tarih boyunca milyonlarca insanın katledilmesi de aynı minvalde gerçekleşmiştir. İnsan her geçen gün yaradılış halinden uzaklaşır olmuştur.
Yakın tarihte Faşist Hitler ve günümüzde Faşist Netenyahu bunun için en büyük örnekleri teşkil eder. Yine en son Suriye’nin Özgürlük mücadelesi sonrası ortaya çıkan Esed Katliamı deyim yerindeyse insanlığa vahşetin zirvesini gösterdi.
Allah’ın verdiği canı İnsana çok gören bir zihniyetten bahsediyoruz. Tahammül sınırlarını zorlayan zulüm manzaralarını yine insanoğlu yaşatıyor.
İnsanın zalimleştiği bu süreç hayatın hemen her aşamasına sirayet eder oldu. Kimse kötü dururken iyiye yönelmedi. Güzel hasletlerin yerini fena davranışlar aldı.
Öfkenin kontrol altından çıkması ile birlikte artık insan denen varlığın kötülüğe dair neler yapabileceği İnsanlık için en büyük tehdit ve korku kaynağı olmaya neden olacağa benziyor.
Toplumun nerdeyse yediden yetmişi deyim yerindeyse kötülük, yalan ve her türlü olumsuzluktan beslenmeyi alışkanlık haline getirmiş oldu. İnsanın aklı ve mantık ekseninden çıkıp Hayvansal Beyin diye tanımladığımız Amigdala’nın etkisi altında kalmaktadır.
Son dönemlerin en büyük siyasi akıl tutulmaları belki bu nedenle yaşanıyor. Artık İnsan denilen muhteşem varlık öz benliğinden hariç hayvansı güdüler ile hareket ediyor.
Etik ve ahlakın hiç bu kadar yitirildiği bir zaman olmamıştı. Bunu nereden mi anlıyoruz. Deyim yerindeyse tüm bu sosyal ve kültürel yozlaşmalara karşı direnç gösteren üç beş soyu tükenmekte olan İnsanlar ile sohbet ederken anlayabiliyoruz.
Sadece Siyasi Yaşamda değil! İş hayatında, Sosyal Yaşamda ve Hayatımızın geri kalan tüm evrelerinde aynı köhnemiş tabloyla karşı karşıya kalıyoruz.
Günü kurtarmak adına yapılan yanlışlara ses çıkarmayan tabiri caiz ise belli bir menfaat karşılığında susanlar bu çürümüşlüğün zirve yapmasına sebep oluyorlar. Sonrasında her fırsatta gençleri yerden yere vuran eleştiriler bu insanların komik duruma düşmelerine sebep oluyor.
Unutmayın ki bu eleştirmiş olduğunuz gençler sizlerin Eseri’dir!
İstediğiniz kadar inkar edin ortada net bir genetik ve psikolojik aktarım yani miras söz konusu. Tüm hayatını ve ilişkilerini sadece Menfaat üzerine kurgulayan bu insanların gençleri eleştirmeleri gerçekten çok trajikomik bir hal alıyor.
Bu yüzdendir ki kısır tartışmalar her mecrada şiddetle devam ediyor. Spor Kulüpleri Federasyonlar ile sürekli bir kavga halinde. Kimse kimseye inanmıyor. Daha da ötesi zorunlu bir davranış olan Saygı dahi duymuyor.
Kimseyi dinlemeye tahammül edemeyen ne idüğü belirsiz, benim kanımca Küçük İnsanlar ile karşı karşıya kalıyoruz. Ülkenin ve toplumun gerçek sorunları ve ihtiyaçları konuşulmuyor.
Bu nedenle de Ülke Gündemini gereksiz ve akla ziyan konularla meşgul ediliyor. Dışarıdan bakınca bu sebeple farklı bir manzara sergilenmiş oluyor.
Zaman her şeyin ilacı derler ama tablo pek iç açıcı görünmüyor. Umudumuz baki muhakkak. Ancak sözüm odur ki Kral Çıplak diyecek bir insan göremiyoruz. Ki Kral Çıplak diyecek birisi çıksa onu dinleyecek akıldan yoksun insanlara ne söyleseniz boş gelir…
Bu yüzdendir ki koskoca bir şehir suç örgütü ve çeteciler elinde oyuncak haline geliyor. Şimdi de bu sahipsiz şehirde uzun namlulu silahlar ile kuyumcu soygunu yapılıyor.
Küçük İnsanlar tarafından yönetilen şehirler küçülmeye mahkumdurlar. Sözümü anlaması gerekenler umarım anlamıştır. Biz her daim hakkı ve hakikati dile getirmeye devam edeceğiz.
Selam ve Dua ile…