RAHMET VE MİNNETLE
Günlerden 15 Temmuz 2016 akşam saatlerinde Kozan Yolunda bulunan Etüt Merkezini kapatıp eve doğru yola koyulduk. Yanımda şu anda Emniyet Müdürü olan Kurs Merkezimin Müdürlüğünü yapan genç arkadaşım ile kurs merkezinin güncel sorunlarını konuşuyorduk.
Temmuz sıcağında Adana’da hava nasıl olur anlatmaya gerek yok. Bir an önce kendimi eve atıp klimayı açtıktan sonra üzerime rahat bir şeyler giyip dinlenmek istiyordum. Keza daha birkaç ay önce Bel Fıtığı ameliyatı olmuştum. Üstelik yaz sıcağında belimde Çelik Korse ile gezmek zorunda kalıyordum.
Saatler 21:17’yi gösterirken yakın dostlarımdan oluşan whatsapp grubunda bir kardeşimizin uyarıcı mesajı ile televizyonu açtım. Eski adı ile Boğaziçi yeni adı ile 15 Temmuz Şehitler Köprüsünü askerlerin trafiğe kapattığı haberi söyleniyordu.
Önce köprünün trafiğe kapatılma olayını bir terör saldırısı karşılığında alınan önlem olarak düşünmüştüm. Keza o dönem farklı terör örgütlerinin saldırı gerçekleştirmesi muhtemeldi.
O nedenle her şeyden önce neler olup bittiğini anlamaya çalışıyorduk. Belli ki ortada farklı bir durum söz konusu idi. Her geçen dakika belirsizlik kafalarda soru işareti doğuruyordu. Bir süre sonra Cumhurbaşkanına ve Genelkurmay Başkanına ulaşılamadığı haberi geldi.
Bu haber ile birlikte meselenin ne olduğu aslında genel hatlarıyla anlaşılmıştı. Yıllardır bu coğrafyada bizden gibi görünen bazıları Askeri Üniformalı vatan hainleri Devleti yok etme girişiminde bulunmuştular.
O an ki duygularımı gerçekten anlatmakta güçlük çekiyorum. Deyim yerindeyse içim daralıyordu. Aklımın almadığı bu ihanetin Baş Sorumlusu Pensilvanya Papazı olduğunu biliyordum.
Safların belli olacağı bir gün gelip çatmıştı. Her şeyden önce Twitter’da seri mesajlar ile vatan hainlerine gerekli cevabı verdikten sonra hemen kendimi sokağa attım. Açıkçası ilk etapta ne yapacağımı nereye gideceğimi bilemiyordum.
Ancak ayaklarım beni Ak Parti İl Binasına götürdü. Burada kimseyi zan altımda bırakmak istemiyorum. Ancak o gün Cumhurbaşkanı Türk Halkını Alanlara davet etmeden önce ben sokağa inmiştim.
Sonrasında ise medyada görüleceği gibi halk akın akın meydanlara indi. Hatta birçok yerde trafik kilitlendiği için vatandaşlar araçların ı park ederek yaya olarak alanlara intikal ettiler.
Zor zamanlarda alınacak kararlar çok önemlidir. Bazen Kalbiniz bazen ise Aklınız ağır basmaktadır. Meselenin sadece Ak Parti ve Tayyip ERDOĞAN meselesi olmadığı belli olmuştu.
Güzel ülkemin tüm renkleri farklı görüşlere sahip insanlar kitleler halinde alanlara inmişti. Konu Memleket Meselesi olunca tankın önüne yatacak kadar inançlı ve kahramandı bu millet.
Bu özel bilgiyi ilk defa paylaşıyorum. Söz konusu vatan olunca gerisi teferruattır. Ben inisiyatif kullanarak Ak Parti İl Binası önünde toplanan binlerce vatandaşın elinden Parti Bayraklarını toplayarak İl Binası Çevik Kuvvet Koruma Polislerine verdim.
Gösteride sadece Türk Bayrağı olacağını ve herhangi bir ideolojik slogan atılmaması kararı alındığını söyledim. Keza o gün sadece Ak Partililer değil toplumun her kesiminden insanları görmek mümkündü.
Gün birlik olma günüydü. Ben değil Biz olursak her engeli aşabileceğimizi biliyorduk. Kadim Anadolu İnsanı Tek Yürek Değerlerine sahip çıkmaktaydı. Bizler kim olduğumuzu ve nereden geldiğimizi unutmadığımız sürece Yedi Düvelin bizimle baş edemeyeceğini biliyorduk.
Gece yarısı Niğde Çukurkuyu doğumlu Şehit Ömer Halis demir ilk kurşunu sıkarak Vatan Hainlerine gereken cevabı vermişti. Sonrasını anlatmama gerek yok. O gece 252 vatan evladı Vatan Hainlerinin kurşunları ile şehadete ulaştılar. Ve 2196 vatan evladı ise gazi oldular.
Emperyalizmin yerli işbirlikçilerine bu memleketin asil sahiplerinin kim olduğu mesajı güçlü bir şekilde verildi. Millete rağmen bir şey yapılamayacağı tüm dünya siyaseti için bir referans oldu.
Bizler Anadolu’da çok kayıp yaşamadık ancak o gece Ankara ve İstanbul’da bulunan yakınlarımız canlarıyla bedel ödediler. Adana’nın ciğerpareleri Polis Memurları Ahmet ORUÇ ve Mehmet ORUÇ kardeşleri el ele cennete uğurladık.
Rabbim mekanlarını cennet eylesin. Makamları Ali olsun. Aslında 15 Temmuz ve sonrasına dair yazacak çok şey var. Ancak şehitlerimizin anısına susmanın daha evla olduğunu biliyorum. Sadece ihanet şebekesinin uyumadığını unutmayın lütfen.
Son söz Dede Korkut’tan gelsin.
“Hain içeriden olunca kapı kilit tutmaz oğul. Halkın içinde bozgunculuk yapan haindir oğul.” Bu yüzden hainlere merhamet olunmayacağını unutmamak gerekir.
Tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
Selam ve dua ile…